31 Aralık 2015 Perşembe

''kara aşığım,yağmura alışık''



Yağmur mu, kar mı diye düşünüyorum.
Kara aşığım,
Yağmura alışık.
Vazgeçemiyorum ikisinden de. 

 Bir şehir insanın gözünde basitleşince,
Yani göremeyince denize yağan karı,
Ya da ağaçlara düşen beyazlığı,
Hayat basitleşiyor. 
Hayatında umut yoksa, insan basitleşiyor.

Kar,
Beyaz ve saf değil sadece,
Soğuk, 
Ama sarılsan ısıtacak içini, kalbine kadar. 
Kış,
Uzun uzun,sayfalarca yazmaya değecek bir sevgi gibi.
Düşsen,boğulmayı dileyeceğin bir deniz gibi.
Pencere yanında,kitap gibi,
Ya da sadece; beyaz bir umut gibi.

Geçen bir yılı seyrediyorum,
Sınavın iptal olduğu bir günden,
Bütün sanatsallığımı kaybedip,
Sadece yazıyorum.
Her kelimeyi,öylece
Ve gereksizce.

Her geçen yıla kızıyoruz,
Beklentilerimize cevap vermiyor diye.
Ama akıllanmıyoruz.
Her gelen yıla, yeniden güveniyoruz,
Belki iyi geçer diye.
Ve umut besliyoruz. 
Kış gibi,
Çünkü biz insanlar 
Kışı seviyoruz.


11 Aralık 2015 Cuma

şişko kediler ve minik fareler

      art, grunge, and black resmi

 Şişko kedilerin hüküm sürdüğü çöplüğün minik fareleri adına konuşuyorum. Sesimize kulak verin.
 Bizler öyle süslü cümleler kullanmayız konuşurken. Kimi zaman istemeyiz, kimi zaman da beceremeyiz. Bizler susmaya alışkın, biraz ürkek, yalnızlığı sevenlerdeniz.
 Biz konuşuruz ama konuşmayı sevmeyiz. Daha çok düşünürüz. Biz şişko kedilerin çöplüğündeki minik fareleriz. Bize ne derlerse onu yaparız. Okuruz,çalışırız,yeriz,içeriz,izleriz,büyür;büyüleniriz. Diğerleri gibi yaşarız ama farklıyız. Biz düşünürüz ve yazarız. Kalemimiz tükenip parmaklarımız kanayana kadar yazarız. Biz hissederiz. 'Krallar karşısında dizlerimiz çöker fakat fikirlerimizi susturmayız.' Kalemlerimiz var ve defterlerimiz. Defter kapanınca,hislerimizi gömeriz. Öyle herkese de anlatmayız; özeldir hayallerimiz. 
 Çabuk inciniriz,güçlü görünürüz,bazen korkarlar bizden fakat biz çabuk inciniriz. Biz de içimize atanlardanız. En sonunda,en sonuna geldiğinde; ağlarız. 
 Bazen gözyaşı dökmeyiz aylarca. İnsan nasıl bu kadar hissizleşir demeyin. Çığlıklarımızı içimize attıkça,sözlerimizi sustukça, gözyaşlarımız da içimize akmaya başlıyor. İnsan bazen hissizleşiyor. 
 Bizler çirkinizdir bazılarına göre. Bir kez aşık olur,  bir kez severiz. Yapmacık değil, şiir gibi severiz biz. Saf ve masum. 
 Çok arkadaşımız yoktur. Ama olanlara öyle bağlıyızdır ki, diğerlerine ihtiyacımız olmaz. 
 Kötü şeyler düşünmemeye çalışırız. Üzerler bizi,hatta nefret ederiz ama kötülük yapmayız. 
Bizi sevin demiyoruz. Rahatsız etmeyin bizi,yalnız bırakın. 
Biz şişko kedilerin çöplüğündeki minik fareleriz. Mutluyuz.

29 Eylül 2015 Salı

mutluluk yazısı

bu bir mutluluk yazısı.
mutlu olun.
her şey güzel olacak gibi klişe motivasyonlardan değil ama.
hiçbir şey geçmeyecek
hatta daha da kötüleşecek
belki de hiç bitmeyecek
acı çekeceğiz
sinir krizleri geçireceğiz
her şey üstümüze gelecek
ama
öleceğiz.
o yüzden mutlu olun.
mutlu şarkılar dinleyin,
yağmurda ıslanın
ağlayın
mutlu olun
dua edin
kitap okuyun
film izleyin
basit şeyler yapın
kolay şeyler
yorulmayın
endişelenmeyin
polyanna olun demiyorum
sadece yaklaşan sonu görün
mutlu olun çünkü öleceğiz ve geride bir şey kalmayacak
ya da nasıl isterseniz
ağlayın
çünkü  ben bu yazıyı yazarken bir kez olsun gülümsemedim
olsun siz yine de mutlu olun
öleceğiz ya
mutluluk güzel şey

18 Eylül 2015 Cuma

yarım kalmış öykü

 




''Şimdi bu küçük sayfayla size bir öykü anlatacağım. Aklımda ne konu, ne karakter,ne tür var.Doğaçlama gidebilmek için bir başlangıç bile yok.Yalnız yazdığım hiç bir kelimeyi silmemeye ve geri dönüş yapmamaya karar verdim. Etrafıma bakınca sarı bir tişört,gülen bir yüz,kurumaya başlamış sonbahar yaprakları çarpıyor gözüme. Ama betimleme yapabilecek kadar derin değiller.Gözlerimi kapatınca galaksiler ve notalar. Mor yıldızlar belki.
Hayal gücümü zorlayıp,karakterler ekleyebilmek için bunlarla fazlalık yapıyorum. Bir cenaze ilanı duyuyorum. Tanıdık değil,ama benimkini duyacağınız günü çok merak ediyorum.Dünyadan ben gittikten sonra yaşanacakları. Bakın bir kuş görüyorum. Doğdu,uçtu,ölecek. Ve işte hayat. Ve hoşgeldinizler. Doğum gününüz kutlu olsunlar. Ve başınız sağolsunlar. 
Karmakarışıklaşıyorum evet, sayfa da bitmek üzere, sanırım tamamlanamadı öyküm.'' 

   Karmakarışıklaşmıştı,evet. Cenaze ilanını duyduktan bir hafta sonra karıştırdığım defterinin son sayfasıydı. Öyküsünü böyle tamamlayabildi. Doğdu,uçmaya başlamıştı ki,öldü. Onun öyküsü buydu,tamamlandı.

13 Eylül 2015 Pazar

aşk üzerine

Sahi,
Aşk ne demektir?
Hani şu çok mükemmel duygu?
Sahi,
Aşık olmak çok can yakıcıysa,
Neden olunur?
İnsan aşık olduğunu nerden anlar,
Ya maşuk, seçilebilir mi?
Sahi,
Aşığım diyenler,
Şiirler mi yazar her gece?
Aşk iki insan arasında mıdır?
Toprağa aşık olunabilir mi, ya da yapraklara?
Aşk bu denli gerekli midir?
Sahi,
Aşık ile Maşuk, kavuşamazsa ne olur?
Aşk gerçekten var mıdır?
Eğer varsa,
Biter mi?
Sahi,

Aşk ne demektir?

5 Eylül 2015 Cumartesi

2 yıl,110 destekçi ve ben.

 
  Ne zaman, bu duygulu sayfalardan sıkılıp,defterimi mizah dolu birkaç cümleye boğsam,biraz sonra utanırım yazdıklarımdan. Sanıyorum ki ben daha duygulu şeyler yazmalıyım,belki kaçık sonlar hatta dramlar. Belki bir yerde,bu beni ve yazdıklarımı kaçınılmaz bir sıkıcı yapıyor olabilir; ama kendimde cicili bicili DIY ürünleri ya da bol GIF’li kitap yorumları yapacak olan o blogger ruhunu göremiyorum dostlarım. Buna karşın kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Yeni şeyler deniyorum, bahsettiğim gibi.  Bana zaman ayırıp, değer veren insanlara, gerçekten güzel şeyler sunabilmek ve bu yolda kendimce bir üst seviyeye çıkmak için çabalıyorum.
Aslına bakarsanız,o ilk seviyeyi bir tık atlattım. 5 Eylül 2013’te blogumu açmadan önce kullanabileceğim bir takma isim düşündüm günlerce. ‘’Una Brayne ‘’ Çünkü korktum kendi adımı kullanmaya. Alacağım tepkiler,eleştiriler neler olacaktı? Korktum.Ama sayısız yorum aldım,sayısız güzel düşünce. Cesaretlendim. Kim olduğumdan korkmamaya başladım ve kendimi ortaya attım. Buydum.Hilal. 2 yıl,110 destekçi,ve ben.
Buraya ilk adımımı attığımda, daha önce beni teşvik  etmiş,destek olmuş bir öğretmen falan yoktu arkamda. Bütün başarı hikayelerindeki o öğretmen. Bense, ergenliğe ilk adımımdaki sorunlarımı yazdığım,şimdi her parçası kül olmuş günlüğümde,kendi kendime sorunlar bulup ağlıyordum. Kimi zaman isyanlar,insanlar,her negatif duygudan çıkardığım birkaç sayfa dram. 
Ergenliğe girdiğimde,bir tek defterim vardı yanımda,duygularımı anlatabildiğim. Beni dinleyen,bir küçük günlük, adı dahi olmayan.Bir de annem. Şimdi ise, o günleri bıraktım,ergenlikten çıkmak üzereyim,belki bitiriyorum ve baksanıza, 110 kişi var burada benimle. 110. O kendini beğenmiş öğretmenlerin yerine,her cümlemde yanımda olmuş 110 insan.2 yıldır bana destek olan,zaman ayıran,okuyan,dostlar,kardeşler. Belki ileride,bir yazar olursam,yine burada olacak dostlar,unutulmayacak arkadaşlıklar.
Teşekkür ederim, 2 yıl, güzel insanlar, nice 2 yıllarımız olsun birlikte. Nice sohbetlerimiz,nice dostluklarımız. Sizi seviyorum,iyi ki varsınız.


4 Eylül 2015 Cuma

u dönüşü

Bir bardak süt. Sessiz sesler. Yeni stresler. Ufak tefek yenilikler yaptım kendimde,kendimce fark ettiğim. Uzun zaman geçti,yayınsız,yazısız,boşluklu,hisli. Daha çok yazmaya karar verdim,yazabilecek yeni şeyler buldukça. Eğer bi' yerlerde umursayan birileri varsa; farklı şeyler denemeye çalıştım. Belki öyküler, belki şiirler. Belki kendimce şeyler. Sonbahar geri döndü, ben de geri dönüyorum.
 Sizi özledim. Sizi seviyorum, sizi gerçekten seviyorum ve iyi geceler..


^^ 💓💓💓💓

28 Temmuz 2015 Salı

dökülün masum yıldızlar

 
                                                                          




        Kayan yıldızlar, ölümleri mi haber verir yoksa yeni dilekleri mi? Vazgeçişler mi, umutlar mı?
Huzurlu,bulutsuz bir gecede yukarıda gördüğümüz yıldızlar aynıdır. Fakat bakışlar; bazen nefret bazen sevgi doludur.
Kayan bir yıldızla dilek tutanlar,umutlarını saklar onlara.Kayan bir yıldız, en büyük dilekleri gerçekleştirmezse, o günden sonra bütün yıldızlardan umut kesilir. Eğer sevileni götürürse, geceler kabuslar olur, yıldızlar dökülsün istenir.
 Kutup yıldızına bakarak yolunu bulanlar,onlara teşekkür eder.
Korkularından saklanmaya çalışanlar,yıldızların aydınlattığı karanlıklara kaçamaz,üzülür.
Yıldızlardan ilham alarak kalemini kıpırdatan bir kız, onlara sevgiyle gülümser.
Karanlıktan korkan bir kadın,geceleri yıldızlara sığınır.
Aşık bir adam, sigarasını onlarla yakar.

   Halbuki yıldızlar suçsuzdur. Tek sorun geceye ait olmalarıdır.Fakat insanlar da suçsuzlar. Bakışlarını yaşadıkları değiştirir.
İster sevinç olsun ister hüzün. Gözyaşları masumdur. Ağlayanlar masumdur.

10 Temmuz 2015 Cuma

unutulmayan umutlanmalar




''Dokunduğun her şey altına dönüştüğünde''

Rüyaların gerçek olacak.
Şehirdeki son ağaç kesildiğinde,geriye kuruyan yapraklar kalacak.
Şehrin son ışığı da söndüğünde; geriye yalnız yıldızlar kalacak.
Yazdıkların okundukça,rüyaların gerçek olacak.
Şehrin son kapısı da kilitlendiğinde; sığınabileceğin tek yuva gökyüzü olacak.

''İşte benim krallığım geliyor''
İşte,senin krallığın geliyor. Ölümsüzler ordun,savaşan kelimelerin,yalnız halkın.
Şehir son kez umudunu yitirdiğinde; geriye ağlayan bulutları ve yağmurları kalacak.
Şehrin son canlısı da uyuduğunda; güneşi bekleyen tek sen kalacaksın.

Sonra;

Son yıldız da sönecek.Güneşi ilk sen göreceksin.Rüyaların gerçek olacak.Şehri gün doğarken koklarsan,sana saflığını ve serinliğini sunacak. İlk gün ışığını sen izleyeceksin.
Gece,yerini kötülüklere ve kabuslara bırakacak.
Belki her gün ışığında yeniden öleceksin. Seni ağlayan bulutlar uyandıracak,geceleri.

29 Haziran 2015 Pazartesi

siyah sevdi,beyaz karardı.

Beyaz seviyordu,
Siyah bilmiyordu.
                                                                              Siyah sevdi.
                                                                              Beyaz karardı.

Güneş küsüyordu.
Ay fark etmiyordu.
                                                                             Ay sevdi,
                                                                             Güneş gece oldu.

Gökyüzü ağlıyordu.
Yıldız gülüyordu.

                                                                             Yıldız sevdi,
                                                                             Gökyüzü bulutlandı.

Çiçek özlüyordu.
Toprak bilmiyordu.
                                                                             Toprak sevdi.
                                                                             Çiçek soldu.

Sonbahar şarkı söylüyordu.
Kış duymuyordu.
                                                                             Kış sevdi,
                                                                             Sonbahar sustu.

Yaprak acı çekiyordu.
Ağaç bilmiyordu.
                                                                             Ağaç sevdi,
                                                                             Yaprak düştü.

Kalem çığlık atıyordu.
Defter hissetmiyordu.

                                                                             Defter sevdi,
                                                                             Kalem tükendi.

Kadın seviyordu.
Adam bilmiyordu.

                                                                             Adam sevdi.
                                                                             Kadın öldü.

                                                                             Acılar arttı.
                                                                             Kadın yok oldu.
                                                                             Adam unuttu.




                                                                           

                                                                                                       

23 Mayıs 2015 Cumartesi

bir yıldız daha kaydı.




Bir fincan kahve öylece gitti. Tek bir kelime çıkmadı bir damlasından. Kokusunu bırakıp öylece gitti.
Bir gece daha sessiz geçti. Günlük umutlar bir kez daha uykuya daldı. Yarın uyanabilecekler miydi, bilmiyorlardı.
Bir kalem daha tükendi. Gereksiz cümleler karalamıştı, unutulacak sözler.
Birkaç hatıra daha birikti. Bir kibrit daha parladı. Hepsi yandı,hepsi unutuldu.
Bir şarkı daha sona erdi. Arkasında sözler bıraktı.
Bir arkadaş daha terk etti ve yalnızlık bir kat daha arttı.
Bir damla daha gözyaşı,yeni ağlayışların başlangıcıydı.
Bir yıldız daha kaydı,dilekleri gerçekleştirmeden.
Bir yaprak daha düştü ağaçtan,o da biliyordu kalabalıklar içinde yalnız kalmayı.
Biraz daha yağmur yağdı,karıştı  gözyaşlarıyla.
Bir hayat daha bitti. Bir beden daha toprağa terk edildi. Bir isim daha unutuldu. Bir hayat daha sona erdi.

7 Mart 2015 Cumartesi

Uzakta




Ve bir süre sonra,
Kendi üzerini örtmeyi öğreniyorsun.
Isıtılmış sütleri unutuyorsun,
İyi geceler öpücüklerini.
Kucaklanıp,yatağına götürülmeyi unutuyorsun.
Onlara sarılmayı özlüyorsun,
Annene,babana.
Bir süre sonra,
Yalnız uyumaya alışıyorsun,
Uzun yemekhane kuyruklarına alışıyorsun.
Mutfağını özlüyorsun,
Sonra,
Kalın giyinmeyi de öğreniyorsun,
Hastalanıp iyileşmeyi de.
Büyüyorsun.
Bahçedeki oyunlarını özlüyorsun,
Ama sessizliğe gömülüp bir şeyler karalamaya alışıyorsun.
Kulaklığını takıp,insanların sessizliğini izlemeye de alışıyorsun.
Odanda yalnız kitap okumayı özlüyorsun,
Kalabalığı öğreniyorsun,insanları.
Hep beraber çay akşamlarını özlüyorsun.
Ama alışıyorsun, bardağını yalnız yudumlamaya.
Alarm kurup uyanmayı öğreniyorsun,
Annenin sesi yerine.
Saçlarını taramayı öğreniyorsun,
Baban yerine.
Arkadaşlarınla eğlenmeyi öğreniyorsun,
Kardeşlerin yerine.
Özlüyorsun ama alışıyorsun,
Öğreniyorsun ve artık,büyüyorsun.
Uzakta,
Kendi üzerini örtebilecek kadar,
Büyüyorsun.