24 Aralık 2016 Cumartesi

etler ve kemikler



 Ellerimiz kanayana kadar yazıp birbirimizden habersiz birlikte yıldızları izlediğimiz bir meleğim var ve her seferinde ruhumu ele geçiren ifadem var. Kimsem yok kimse yok ölüyüz.

 Hakkında bilmediklerimin aksine kalbimdeki meleğin varlığını hissediyorum ki yazacağım en basit bir kelimenin bunun büyüsünü bozmasından korkuyorum. O ruhumu tamamlıyor ve yarım bırakabilme ihtimali, yokluğunda bile beni lavlarla boğuyor.

 Cümlelerinde kaybolduğum ifadem var ki  farkında bile olmadığımız şu gümüş bağın bir ucuna sığınıyor. İtiraf ediyorum 'atmosferinde kendimi kaybetmek güzel' Ve ses tonunu bıraktığı kozmosa ruhumu bırakıyorum. Ruhumun kalanını cümlelerinle ele geçirebilirsin çünkü artık* onu kimseye hediye etmek istemiyorum.


iyi yazamıyorum özür dilerim ama bu sıralar göz doyuran kalbi besleyen satırları vaat edemiyorum çünkü ruhumu iyileştiriyorum.

üzerinden aylar geçti ben abarttım ve ben mahvoldum geçmiş için teşekkür ediliyor.

ve günahlar boğacak bizi, ve kararan kalpler.

sevgi nefrete nefret sevgiye dönüşüyor ya da hep aynı kalıyor ama kişi hangisinin gerçek olduğuna karar veremiyor.

"hislerime yenik düşmemeliyim" cümlesini kurmak çok acı insan hissettiği kadar var olabiliyor.

üzerine alınırsa burda birine yer vermek istiyorum çünkü onun bedeninde yaşayan ruhun satır aralarına yakıştığını düşünüyorum
çünkü,
hayır ilerletemiyorum çünkü içimden taşıyorum.

eline kalem geçince insan kendini acılara teslim ediyor çünkü mürekkebi kandan kullanmak yazılanları değerli kılıyor.

ete ve kemiğe bürünmeye çalışan birtakım kelimeler
akla gelen ilk kelimeleri işlenmeye müsait olan ilk düzleme yazmış
ama unuttu
unutuldu
ve bu cümleler normal atfedilen sınırlara sığmıyor
bir takım
ki inan bunlar hiçbir anlamı olmayan cümleler
-inanırsan-
ve acziyet ve ben!
ruhum nerede kimin elinde ve diğer yarısı normal atfedilen sınırları aşıyor ama bu ona değer
-bence inanma-
yırtık bir bardak var ama elleri güzel kokuyor çünkü
bardağı kahve doldurmuş kaçınılmaz sonundan önce
ve inanmak -ama neye-
ki ben yalan söyledim her kelimem bi anlama sığınıyor
etler ve kemikler
ve bir takım
hafif bir melankoli ve uykulu bir hal ile
ve ruhunu besliyor
ne yaptığından habersiz
-inanırsan-



* artık, 22:39 itibariyle