25 Ekim 2017 Çarşamba

iyileştin, güzelleşiyorsun

Başlamadan önce; her şeyi daha anlamlı kılan şu yazıya davet ediyorum. http://hayallerimyaziyor.blogspot.com.tr/2017/02/iyilesiyor-gibisin.html?m=1


Yüzünde kendini bolca belli eden bir yorgunluk görüyorum. Başarıya koşuyor olmanın tatlı ve bitirici yorgunluğu. Kızarıklıkların azalmış, sen çok güzel bir kadın olmuşsun. Kilonu geri kazanmışın, yüzüne renk gelmiş. Kalbinin kırıklarını birleştirme işinde iyi gidiyorsun.
Çığlıklar atıyorsun, sevinç çığlıkları. Sevgini bağırıyorsun tüm dünyaya; bulutların üzerindesin.
Dimdik yürüyorsun sanki ömrün boyunca en yüksek zirvelere mi tırmandın? Belki haklısın.

Kahve kokuyorsun daha ağzında tadı duruyor. Çok güzel kokuyorsun insanlar sana sarılmak istiyor ve onlara mutluluk veriyorsun. Bu gerçekten sen misin, beni gururlandırıyorsun.
Bir şey itiraf edeyim; sen çok güçlüsün. Daha iyiye gidiyorum diyerek kendini avuttuğun için teşekkür ederim, çok güzel gittin.
Kalbini defalarca kırmışlar hem de en derinlere girmelerine izin verdiğin kişiler. Hepsini affetmişsin. Hüzünlerinin olgunluğu yüzüne ve düşüncelerine yansımış. Küçücük yaşında tatmadığın duygu kalmamış, iyi ki de kalmamış. Çok güzel bir insan olmuşsun.
Umudun tüm ruhunu kaplamış ve yaşayabileceğin en güzel hisleri yaşamayı hak ediyorsun, gidebileceğin en uzak sınıra ulaşmayı, hak ediyor ve bunu istiyorsun.
Kendinle öyle barışmışsın ki tüm dünyayı sevecek hale geliyorsun. Daha ona var.
Sevgiyi harcamadın. Birini sevmenin hangi boyutta olursa olsun, adı ne olursa olsun asla acı vermeyeceğini öğrendin. Ayrılıklar, özlemler, mesafeler acı verir ama sevgi her zaman insanı güzelleştirir. Sevgi her yeri güzelleştirir bunun farkındasın ve kimseyi sevdiğin için pişman değilsin ve sonsuza dek seveceksin.
Kalp kırıkların dedim ya, seni öldürenler vardı ya, hepsini tek tek affetmiş o kalbin ve kuş gibi hafiflemiş. Tek istediği, artık güzel biri olduğunu ve en başından beri böyle güzel olduğunu onlara göstermek. Sadece seni iyi hatırlamalarını istiyorsun, merak etme ilerde adını çokça duyacaklar ve çok iyi hatırlayacaklar.
Parmakların güzelleşecek sen yazdıkça ve satırlar çiçek açacak. En mutlu anlarını dolu dolu yaşıyorsun artık kendinden de şüphe etmiyorsun. Kafan sakinleşmiş, sesler karmaşalar durmuş.  Belki arada yine eski hüzünlerini hatırlıyor, bomboş hissediyorsun. Ama bu duyguların, geçmişini unutmamak farkında olmasan bile sana iyi geliyor.
Sana kötü davrandığım için özür dilerim; seni çok seviyorum. Seni anlayan çok insan var, seven sevdiklerin var ve onlar için şükrediyorsun.
Güzeller güzeli bir meleğin var kalbinde sürekli kanatlarını çırpıp seni heyecanlandırıyor. Sesiyle sana ilham veriyor sanki sözleriyle o kalbindeki kırıkları birleştirmene yardım ediyor. Her kaleminde ondan bahsetmeden duramıyorsun.

Şu an ağlıyorsun, gözyaşlarını seviyorum. Başını yukarı kaldırıp gülümsemeni seviyorum. Saçlarını yolarak, kendini öldürmek isteyerek ağlamıyorsun bunların üzerinden çok zaman geçti. Bu gece mutlusun, sevgiyi hissediyorsun ve bu uzun süredir böyle.

İyileştin, güzelleşiyorsun. Çok güzel bir kadın oluyorsun, büyüyorsun öğreniyorsun yaşıyorsun.
Şu an nasıl olduğunu biliyorum, çok iyisin böyle devam et. Umudunu koruduğun için teşekkür ederim. Kocaman sarılıyorum sana bu sefer başardık diye ağlıyoruz. Çok güzel şeyler başardık ve daha iyilerini yapmaya devam edeceğiz. Seni seviyorum. 

3 Temmuz 2017 Pazartesi

her şey

 Hücrelerim bölünüyor, kaslarım kasılıp gevşiyor vücudumda bir şeyler değişiyor ama dur bu henüz hiçbir şey.
 Yaşlı biri ölüyor ve hemen bir sokak arkasında bir evde bir bebek doğuyor.
 Adamın biri bir sigara yakıyor ve kadın aniden masadan kalkıyor, arkasına bakmıyor.
 Bir grup bir yaz festivalinde gelmiş geçmiş en iyi konserini veriyor ve oradaki binler hiç olmadığı kadar çok eğleniyorlar.
 Biri bir nietzsche kitabının kapağını kapatıyor ve felsefeye yeni bir bakış kazanıyor.
 Evren insan beynini zorlayacak bir şekilde genişliyor ve bir yıldız sönüyor, belki de bu bizden sonraki boyutun big bang'iydi.
Bir adam dayak yiyor öldürülürcesine, başka bir adamı sevdiği için.
Bir grup siyasi -belki farklı uluslardan- dünya barışı zırvalıklarıyla ilgili bir anlaşmaya imza atıyorlar basın bu habere bayılacak.
Bir çift heyecanla yatağa düşüyor ve kadın sabah yalnız uyanıyor, yalnız ve pişman.
Televizyon programları yapılıyor ve herkes heyecanla bunları takip ediyor, tüm sorunlarını unutup bu yarışmayı kimin kazanacağına odaklanıyorlar.
Tatile gittiği yerlerden fotoğraflar atmaya bayılıyor, biraz gösterişi seviyor gibi.
Bir takım şampiyon oluyor ve rakip takımın taraftarları şampiyon taraftara saldırıyor.
Kaybeden öldürür, insan öldürmek 21.yüzyılda hobi oldu. 
Büyük bir laboratuvarda önemli araştırmalar yapılıyor belki de önemli hastalıklara çare bulacaklar. Belki de çoktan buldular ama daha çok ilaç üretmeye devam edecekler geçici fayda sağlayan ve kazanacaklar.
Para dünyayı yönetmeye devam edecek.
Yeni çıkan bir 'sanatçı' daha internete videosunu yüklüyor, ve yeni bir marka daha ürününü piyasaya sürüyor.
Para dostlarım para, tonlarca para tarafından yönetiliyoruz ve daha kötüsü eziliyoruz altında.
Ateşi buldular, tekerleği icat ettiler ve yazı yazmak akıllarına geldi. Tarihin akışı değişti ama tarih neydi?
Kadının biri ellerini toprağa vura vura ağladı kucağında çocuğunun bedeniyle.
Bir adam da üzerine bombalar yağarken ellerini göğe kaldırıp yalvarıyor bitsin tüm bunlar diye.
Çok başka bir yerdeyse başka bir adam minik heykelciklerin karşısında saygıyla eğiliyor ve bu ritüellerin onu tanrısına -larına- ulaştırmasını umuyor.
Bir hayvan tek derdi yiyecek bir şeyler bulmak ve aniden başına bir darbe alıyor. Bağırıyor, kıvranıyor sürüklendiğini hissediyor ve ruhu çıktıktan sonra ona neler yaptıklarını izliyor. Derisi soyuluyor, kürk yapılıyor, tüyleri yolunuyor, içi dolduruluyor. İşkence. Vahşet. Bir değil binlerce hayvan.
Buzullar eriyor ve ozon tabakası deliniyor.
Emekli olmuş bir adam bahçesinden bir domates koparıp kokluyor ve taze kokusuyla birlikte gülümsüyor.
Yağmur yağıyor ve bizi ıslatıyor, durup dinliyoruz birbirimize ne kadar çok sevdiğimizi fısıldarken.
Bir çiçek bu sabah güneşe başını uzatıyor evinin penceresinden bunu izleyen bir anne mutlu oluyor.
İstanbul fethedildi! Elektrik bulundu ve icatlar ve teknoloji ve robotlar ve ele geçirilme.
Kestik, bir yönetmen bağırıyor reyting rekorları kıracak bir filmin son sahnesi çekilince.
Reform hareketlerini kovalıyorlar, rönesans diyorlar sanat,sanat, sanat tablolar çiziyorlar beyinlerini kağıda aktarıyorlar ve hümanizm doğuyor. İnsan mı kaldı ki hümanist yazıyoruz sosyal medya profillerimize?
Darwin evrim diyor doğa ana bu fikre bayılmış olmalı ama bugün bir adam 'şimdi neden maymunlar insana dönüşmüyor o zaman' diye Darwin'e meydan okuyor. Dinini böyle savunuyor kendince.
Biri de müslüman profiller oluşturup ütopik şeyler yazıyor karşıt olduğu dini karalamak üzere ve insanlar buna inanıyor. İslam böyle bir din işte diyor karalıyor karalıyor ve yine sosyal medyadaki tüm profillerinde saygı yazıyor büyük harflerle saygıdan bahsediyor. Zamanında ''Bu mesajı on kişiye göndermezsen annen ölecek'' şeklindeki mesajlara inanan insanlar bunlar.
Ve bir başkası da yolda gördüğü bir kadını tekmeliyor bu eteği giyemezsin diyerek çünkü o bir müslüman ve dini bunu gerektiriyor, kadını tekmelemesini. Hümanizm, hümanizm(!)
Tesla bu dünyada kıymetin bilinmedi adını duymayanlar var bu bizim utancımız.
Düşüncelerimizi aşacak bir boyutta aklımızın almayacağı bir uzaklıkta yoğun gaz kütleleri oluşuyor, yıldızlar sönüyor ve zaman dahi ölüyor. Hala da uzaylı diye bir şeyleri tartışıyoruz birileri hala bu sonsuz evrende yalnız olduğumuzu zannediyor.
1915 Çanakkale cephedeki çocukların yaşları muhtemelen on beşten başlıyor.
2017 Suriye komşu ülkeye kaçan insanların hepsi eli silah tutacak yaşta.
'Normal insanlar'dan saklanan sonsuz olay var, uyutuluyoruz.
Güneş batıyor, gece oluyor ve yıldızlar çok güzel görünüyor olduğumuz yerden. 
Yatağında uzanan bir kıza babası rapunzelin hikayesini okuyor, prensesim deyip alnını öpüyor.
Evvel zaman içinde, çok uzak bir ülkede o peri masalları gerçekten de yaşanıyor.
Balta girmemiş ormanlarda yaşayan sayısız keşfedilmemiş tür, asla keşfedilmemeyi umarak yaşamaya devam ediyorlar, bir kelebek kanat çırptı ve dünyanın öbür ucunda kasırgalar meydana geldi.
Bir balkonda oturup şiirler yazıyor bir çocuk, gençlik aşkı için ve üzülüyor, acı çekiyor, onun içini parçalayan tek şey bu. Ve sonuna kadar haklı çünkü aşk insanın içini parçalıyor.
Bir kabile avlanıyor, kendilerince günlük olan danslarını -belki de ibadetleri- yapıyorlar. Ellerinde kameralarıyla birileri gelip onların günlük hayatını kaydediyor belli ki hoşlarına gidiyor.
Öğle arası saati; içinde kaybolmaya değer bi' kalabalık kaldırımlara dökülüyor, sayısız hayat sayısız hikaye var aralarında.  Bu gidiş nereye?

Güneş doğuyor, güneş batıyor, nefes al; nefes ver. Yaşa; öl. Hisset. 


Ve bir kız düşünmeye başladığında kalbi yerinden çıkıyor. Hiçbir yere sığamıyor sokağa çıkıp koşuyor bir yere varamıyor. Bir kaldırım kenarında ağlıyor. Dünyaya, evrene 'yaşama'  anlam veremiyor. 

Tarih, moda,siyaset,aşk,bilim,masallar, mutluluk, gözyaşları,öfke, umut, tüm o felsefi akımlar, insanların arzuları, düşünceleri yaptıkları, hayalleri, hırsları kazanma çabaları, ölümleri. Ölüm deyip tıkanıyor gerisi onu tamamen boğuyor. Eline kalem alıp yazmaya çalışıyor, her şeyi yazmak istiyor ve tam bu noktaya kadar geliyor ama her şey onu bitiriyor.

23 Nisan 2017 Pazar

bugün yalnız-ca yürüyorum

Bugün üzerimde kimseden bir parça taşımıyorum. Bir hatıra, bir eşya yok; bugün herkesi sırtımdan atıyorum. Kendi kendime kalıyorum en doğal halimle. Yüzümü olduğu gibi bırakıyorum, ayna gözlerimin çöktüğünü, izlerimin çoğaldığını haber veriyor, uyandığım andan itibaren biraz yorgunum ki bu fiziksel olmayan yorgunluk  bedenime yansıyor.
Bugün yalnız-ca yürüyorum. Ve bugün sahiden çok üşüyorum rüzgarı kemiklerimde hissediyorum.
Hislerimi yanıma almıyorum bugün yeniden yaşamak istiyorum. Donuk ifademle yola çıkıyorum.
Her adımda sayamadığım kadar çok şey düşünüyorum. Gökyüzüne bakıyorum bunu yapmayalı uzun zaman olmuştu. Sanırım orayı yeniden sevmeye başlıyorum. Tanıdık yerlere gidiyorum ama biraz yabancı hissediyorum. Zaman ve mesafeler diyebilirim, beni ait olduğum yerlere yabancılaştırdı. Bugün birkaç tanıdığı görmezden geliyorum, tanımadığım birileriyle birden çok kez karşılaşıyorum.
Bugün kayboluyorum. Hiç girmediğim sokaklara giriyorum ve kaldırımların kenarında dengede kalmaya çalışarak yürüyorum. Bir şarkı başlıyor ve ellerim birbirine kenetleniyor, kontrol edemiyorum dudaklarım titriyor. İnsanlar bana bakıyor ve dolup taşıyorum.
Ben bugün ağlıyorum. Yürüdüğüm tüm sokaklarda hıçkırıklarım yankılanıyor benim arkamdan ve ıslanıyor tüm yollar. Yürüyemiyorum, yüzümü elimle kapatıp bir kaldırım kenarına çöküyorum ve canım yanıyor bunu hissediyorum.
Başka bir şarkının sesini sonuna kadar yükseltiyorum bu bana güç veriyor. Yine kendi ellerimle yüzümü siliyorum çünkü ben bugün sahiden yalnızım. Ayağa kalkıyorum yeniden,
 "güçsüz değilim yüzümü gözyaşımla yıkasam da"

...görmüyorum yaklaştığını ve kornasını duymuyorum. Ben bugün ölüyorum. Bugün korkuyu yaşıyorum. Kendime geliyorum birilerinin bana bağırmasını duyuyorum;  yolun ortasındayım, dinlemeden adımlarımı hızlandırıyorum yalnızca yürüyorum.

Bir yere geliyorum neresi olduğunun ne önemi var; kollarıma farklı farklı parfümler sıkıyorum her birini tek tek kokluyorum, neyi arıyorum güzel kokan hatıraları mı?
Bugün bitiyor şekerli sakız çiğniyorum ve yine kaldırımların kenarındaki taşlara basıp inip kalkarak yürüyorum. Güzel bir şarkı ki elimle ritim tutuyorum.

Bugün üzülüyorum ve eğleniyorum. Bugün mutluyum ve ağlıyorum. Ben bugün ölüyorum ve yeniden yaşamayı keşfediyorum. Bugün yeniden seviyorum, üşüyorum ve yoruluyorum. Küsüyorum ve yeniden aşık oluyorum. Yalnız kalıyorum ve kendime güç veriyorum.
Bugün yalnız-ca yürüyorum.

1 Şubat 2017 Çarşamba

iyileşiyor gibisin


 Yüzünde kendini belli etmemeye çalışan bir yorgunluk görüyorum. Bazı yerlerde stresin getirdiği birkaç kızarıklık. Gözlerin çökmüş içeri doğru, çukurları karşıdan fark ediliyor. Zayıflamış yüzün damarların yollar yapıyor, kana susamış bembeyaz olmuşsun. Saçların uzamış ama yıpranmışlar. Çok fazla yolmuşsun güzelim saçlarını, çok sinirlenmişsin çok üzülmüşsün haklısın. Tırnakların uzamış hayret, belli ki stresten ısırdığın parmakların yenilenmeye başlamış. Eskiye göre toparlanmışsın ama bileklerin hala kopmak üzere, ellerin titriyor içten içe.  Kalbin de hala kırık görüyorum.  Vücudunda izler var umarım sen yapmamışsındır. Farkında bile değilsin kendine zarar veriyorsun.
 Sen hala çığlıklarını mı yutuyorsun, iyileşmiyor muydun? Sırtında küçük küçük benekler var hatta omzunda da görüyorum. Şirin duruyorlar üzülme. Bacaklarını uzatmışsın öyle sanki ömrün boyunca en zor yolları mı yürüdün? Belki haklısın.

 Kahve kokuyorsun birkaç dakika olmuş içeli. Kıyafetlerine kadar sinmiş kokusu bu halini seviyorum. Dilinde de hala tadı var dudaklarını yalayıp duruyorsun.
 Bir şey itiraf edeyim, harcanmaya mahkumsun. Daha iyiye gidiyorum diyerek kendini avutma çabanı haklı buluyorum ama sen kötüye gidiyorsun sanırım. Yükseldiğini zannederken batıyor olmandan korkuyorum. Hiç umudun kalmamış sanki ruhunda.
Ve sen harcanacaksın sevgiyi harcadığın gibi. Biteceksin tüm duygularını alacaklar senden. Hak ettiğini zannettiğin her şeyi kabulleneceksin. En güzelini kendine yakıştıramayacaksın. Kendine küseceksin sonunda. Konuştuğun her aynayı sen bana yazık ettin diyerek yumruklayacaksın. Kendine yazık edeceksin, saçlarını daha çok yolacaksın, ellerin titreyecek, parmaklarından kan akacak kalem tuttukça. Her satırı öldüreceksin.
En güzel şeyleri yaşarken bile ya yanlış bir şeyler varsa diye şüpheye girip hissedemeyeceksin. En mutlu anında içinde birileri sen hatalısın diye bağırıyor. Korkuyorsun ya hatalıysan?  İçinden geldiği gibi hatalar yapamayacaksın ama doğruyu da bulamayacaksın. Özür dilerim sana kötü davranmak istemiyorum, seni seviyorum. Seni anlamayacaklar kimse içini anlamayacak. Suçlayacaklar ki sen suçlusun, kendine yazık ettin. Ama hazır olmanı istiyorum. Hata da yapacaksan hiç olmazsa tereddüt etmemeni istiyorum.  Üzüleceksin sonra kendi kendime kıydım ben diyerek yine zarar vereceksin, en çok da kendine. Çığlıklarını yutmayacaksın kanayan ellerini de tutmayacaksın. Tükenen gözyaşlarını tekrar harcayacaksın.
Sonra geçecek. Bana olan oldu zaten büsbütün kaybettim diyerek boşvereceksin. Yeniden güleceksin mutlu olacaksın. Ya da öyle sanacaksın.
Belki tutunduğun dala daha çok sarılacaksın ve tüm bunlar olmadan seni kurtaracak. Belki daha çok aşık olacaksın, sevgiyi harcamana rağmen o tarifsiz duygu seni affedecek ve düşmene izin vermeyecek.
Şu an nasılsın bilmiyorum. İyi gözüküyorsun böyle devam et. Yabancı sesleri dinlemiyorsun, güzel şeyler hissediyorsun ve gülümsüyorsun. Çok güzelsin. Sadece hazır ol yenilmeye. Umudunu koru eğer kazanırsak buraya yeniden geleceğim ve sarılacağım sana. Bu sefer başardık diye ağlayacağız. Sen bana bakma, iyi olacaksın. Seni seviyorum.

Sonuç olarak; her şeyi daha da anlamlı kılan şu yazıya davet ediyorum. http://hayallerimyaziyor.blogspot.com.tr/2017/10/iyilestin-guzellesiyorsun.html?m=1