nicolas

nicolas'la ben dünyada kalmış son insanlardık

aynı dili bile konuşmayan son iki insan
aynı yolu yürümeyen,
aynı kapıyı açmayan iki insan
yapayalnızdık
özgür olduğumuzu sandık,
özgürlük anlamını yitireli çok olmuştu,
farkına varamadık.
nefes alan kimseler kalmamıştı,
dünya anlamını yitireli çok olmuştu
arabaya benzin doldururken,
terk edilmiş benzincinin kasasına birkaç kağıt para bırakırken,
dere kenarına neyden saklandığımızı bilmeden çadır kurarken,
göz göze bakarken,
o gün, o gece
nicolas ile aynı dili konuştuk
aynı yolu yürüdük
aynı hayali kurduk.

bir gökyüzünün altında
düşlerinin yoğunluğunda ezilen iki yabancıydık
o gece aynı dili konuşuyorduk
karanlık ormanda kaybolmuşken,
sarılıp ısınırken,
ismiyle bağırırken,
aynı dili konuşan iki yabancıydık
o gece o beni anladı,
ben onu anladım.

yapayalnızdık ve birbirimize sahiptik
birbirimize muhtaçtık

eğlenceli olur sanmıştık
yanıldık
korktuk
sırlar paylaştık
yanaştık
anlaştık

ertesi sabah nicolas yoktu.
ben de yoktum.

gördük ki dünyadaki son insanlar değildik.
asla olmayacaktık.
asla yalnız kalmayacaktık.
buna ikimiz de sevindik.
biz sadece iki yabancıydık.
aynı dili bile konuşmayan iki insan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

nolur yorum yapın