hem

ete kemiğe bürünmeye çalışan birtakım kelimeler ki onları müsait olan ilk düzleme yazmış

ama unuttu ve unutuldu 
bu cümleler normal sınırlara sığmıyor
ruhu nerde kimin elinde kim bilir hangi şeytanda
ama bu sınırlara sığmayan cümleler ona değerdi
yazardı, düşünürdü ve inanırdı, doğrusu en çok da inanırdı, tutunurdu
hafif bir melankoli ve uykulu bir hal ile
ne yaptığından habersiz sayılırdı
-inanırsan-
biraz boynu yana yatık ve biraz da sallana sallana yürürdü
her gün onun için yağmurlar altında yürümekti
sağanak yağmurlar hem de
ve bundan keyif alırdı
her gün onun için şiir okumak hatta şiir yazmaktı
her duvarda parmak izi vardı 
bir de nasıl anlatsam hüznünün arkasında saklı bir neşesi
yaşama sevgisi bile vardı inanması çok güç ama 
nasıl tahmin edebilirdi böyle olacağını?
sürekli ellerini koklardı
çünkü elleri gerçekten kahve kokardı
öyle romantik olsun diye demiyorum
karton bardaktaki o adi kahve yürürken sürekli ellerine dökülürdü hatırlıyorum
hiç kimse tahmin edemezdi ki
inanmayacağını, unutacağını, bıkacağını ve kırılıp döküleceğini

onu çok özlüyorum
fakat
geri gelirse ne yaparım  bilmiyorum

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

nolur yorum yapın