23 Eylül 2016 Cuma

somut kabus



  Oda karanlık. Satırları göremeyecek kadar karanlık ama aynada yansımanı görecek kadar aydınlık. Aynada odada olmayan şeyler var.
 Pencerede biri oturuyor dışarı doğru, gökyüzüne yönelmiş bedeni. Elinde bir bardak içinde ne olduğunu söylemiyor ama içimi güzel. Bacakları aşağı doğru sallanıyorken topluyor bağdaş kuruyor kucağında oturan bir kedi, zıplayıp kaçıyor çok durmadan yalnız kalıyor.
 Bu gece mevsiminin en soğuk gecelerinden. Üşümeyi seviyor. Kalın kazaklara girip sıcak çikolatasını yudumlayan o romantik kış insanları gibi değil. Ürpermeyi seviyor. Issız masalsı geceler ama yalnız kulübesinde oturan yaşlı cadıların masalları gibi ıssız. Karanlıkta rüzgar bağırıp duruyor müziği engellercesine. O bunu seviyor, sessizliği  de mesela fırtına öncesindekini.

 Yıldızlar bu gece saymaya cesaret edilemeyecek kadar fazla belli ki sönmüş yıldız cesetleri dahi orda. Bir şeyler var bu gece orda, camda soğuktan burnu kızarmaya başlıyor.
Gökyüzüne kadeh kaldırıyor, elinde bardağı içinde ne olduğunu söylemiyor. Gökyüzüne kadeh kaldırıyor gerçi kime yönelttiği belirsiz. Gökyüzüne. Başını sallıyor 'böyle de idare ediyoruz her şey yolunda' dercesine. İyi idare ediyor ama edememekten delice korkuyor.
 Elini indirirken bir kez şimşek çakıyor cevap gecikmedi diyor. Şimşek ikinci kez çakıyor bütün şehir parlıyor o ürperiyor. Gökyüzüne kaldırdığı bardaktan bir yudum daha alıp kalanları yere döküyor. Elinde bardağı içi boş gözüküyor. Gökyüzünden cevap gecikmiyor. Ama ne demek istediği de hiç anlaşılmıyor.

 Vakit ilerledikçe ve gece soğudukça beyninde düşünceler çoğalıyor. Ürperiyor burnu kızarmış ellerini daha fazla hissedemiyor. Zihnindekiler hiç olmadığı kadar hızlı kaynıyor.
Yağmur yağmıyor rüzgar bağırmaya devam ediyor.  Yağmur yağsa pencereden atlayacak kalbinin bütün siyahlığı akana dek ıslanacak içinden geçiyor. Elindeki bardağı bırakmıyor kalbini gökyüzüne çeviriyor. Temizlen diyor 'kötülüğünden arın.' Kalbi cevap veriyor mu duyulmuyor, kalbi atmıyor bir anlığına. Yıldızlar heyecanlandırıyor onu ardından ritmine dönüyor.

 Bardak şimşek bağıran rüzgar beynindeki düşünceler. Madde deyince aklında çağrışan her şey aklını bulutlandırıyor. Yıldızların arasında birkaç bulut da gözüküyor. Doğu tarafını sokak lambası aydınlatıyor. Batı tarafı epey karanlık gölgeler seçilmiyor. Sokak boş vakit ilerledi. Sokak lambası turuncu ama oda karanlık. Aynada odada olmayan enerjiler dans ediyor. Bir kuş görüyor sanki ama hızlıca geçiyor önünden. Emin değil kuş olduğundan, rengi gri.

 Ay bulutlara saklanmış her kaleminde eskimiş bir yakamozla tutunmaya çalışırken boğulduğu denizi yazıyor. Ay biraz da gökyüzüne tutunmaya çalışıyor. Bu gece gökyüzünde ay gözükmüyor yıldızlara penceredeki yansıması kadeh kaldırıyor.
 Ağaçlar dans etmeye başlıyor ucube bedenlerle. Beyaz tenli uzun boylu bedenlere benziyor; rüzgarın okşadığı yapraklar hışırdadıkça ağaçlar büyüyor.
Yıldızlar hareket ediyor gibi ama yıldız kayması değil. Bu gece haddinden fazla yıldız vardı önceden sönmüş yıldızlar dökülüyor şimdi.  Karşıda bir çatı var üzerinde gülümseyen biri. Kahve içiyor elinde büyükçe bir fincanı, pencerede oturana tanıdık değil.

 Düşünceleri dünyanın bütün dertlerinden uzaklaştı artık sürreal fikirleri beynini uyuşturuyor ama bu
gerçekdışılığın farkında değil. Ürperiyor. Beyaz bedenli ağaçlar dansı bırakıyorlar bu iyi değil.  Rüzgar hızlanıyor parmakları kesilmek üzere gibi. Kedi geri gelmedi. Odaya dönüyor aynadan uzak. Oda karanlık ama satırları göremeyecek kadar. Aydınlık ama korkularından saklanacak kadar. Elini alnına götürüyor normal. Geri dönüp perdeyi kaldırıyor beyaz bedenler gitmiş yıldızlar azalmış. Çatıdaki kahve içen yabancı gülümsemiyor kahvesi bitmiş.
Yatağına uzanıyor perde açık kaldı. Gece usulca odaya sızıyor. Kalkıp düzeltiyor dışarı bakmıyor. Aynadan uzak duruyor odanın lambasını açmaya eli gitmiyor. İstemiyor. Uzanıyor elinde bardağı içi boş gözüküyor. Bardak elinden düşüyor ya da bırakıyor kırılmıyor, yerde. Gözlerini kapatıyor duyduğu sesler evin içinde mi beyninde mi ayırt edemiyor.
Uyuyor.
 Mevsiminin en soğuk gecelerinden. Ay bulutlara saklanmış acılarını satırlara yazıyor. Penceredeki yansıması uyuyor. Yıldızlar sayılamayacak kadar fazla; bir şeyler oluyor. Rüzgar hafifliyor ağaç yaprakları dökülmedi dalındalar. Elektrik tellerinde kuş ölmedi bu sabah o sabahın gecesi yine kuşlar elektrik tellerinden uzak durmayı öğrenemedi.
Uyudu. Kabus bitti.
Rüyalar başlayacak.
Kabus sona erdi.

6 yorum:

  1. Çok klişe bi laf olacak ama "gecenin en zifiri anı şafağa en yakın olduğu andır" hem İnşirah 5'i hatırla.
    "Şüphesiz her zorlugun yanında bir kolaylık vardır." 😉

    YanıtlaSil
  2. Çok klişe bi laf olacak ama "gecenin en zifiri anı şafağa en yakın olduğu andır" hem İnşirah 5'i hatırla.
    "Şüphesiz her zorlugun yanında bir kolaylık vardır." 😉

    YanıtlaSil
  3. Beklenilen yazı...Yüreği güzel insan aklının kenarına takılan birşeyler var belli bu seni bunaltıyor gibi düşünmek istemiyorsun ama düşünüyorsun bir yol arıyorsun ama bulamıyorsun.Seviyorsun ama vazgeçmiyorsun gibi...
    Geçen bir yazında şu satırlar dikkatimi çekti "a ile başlayıp z ile biten kelimelerin ne kadar özel olduğunu, sanki bir tür sonsuzluk ya da var olan her anlamı ve her harfi taşıyormuş gibi asil olduklarını düşünüyordum" ve bende biraz düşündüm ve sonunda düşündüğüm isimler, nesneler ve cisimler arasında kayboldum...
    Yazdıklarında hem kayboluyor hem kendimi buluyorum.. Yazmaya devam yüreği güzel dost kaybolmaya ve aradığını bulmaya devam....
    -Küçük bir insan

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir küçük insanda seni özledi yüreği güzel, kahve kokulu güzel kız...

      Sil
  4. Benlik, gerçek benlik, özlenilen benlik, ulaşılamayacak benlik. Yazıların kırıcı; kalemini tırnaklarınla sivriltmişsin, gökyüzümü kanınınla çiziyor gibi. Karanlık, aydınlık, saf acı ve kalabalık. Zihnin yapayalnız ama kelimelerle doldurmuşsun. Zihnimden kelimelerimi çalmışsın, onları bir resme hapsetmişsin; üstünden geçiyor gibiyim. Gibiler çoğaldı, hep böyle olur. Bir cümle yazarsın, o cümle nice gökyüzünde güneş olur; atfedilen ay olur; bırakılan hayaller olur. Bu hayal edilemeyecek kadar derin. Sonsuz sayıların ömrümüzde işleyipte bizim onları hiç sayamayacak kadar yetersiz olmamız gibi. Tahmin edemezsin, edilemez. Zihnimin bu kadar çıplak tasvir edilmesinden ürpersem de, bu sessizliğin delici yalnızlığından daha güzel. Güneşimle kal, güneşim kal.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bu güneş yazdığın her cümleyi okurken içinde anlamsızca yanıyor kendi kendine.
      aslında öyle derinden bahsediyorsun ki hislerinden biraz okudukça içim ürperiyor ve bu fazlasıyla güzel
      ben kendimde olmuyorum yazarken ve bir de sana yazarken, seni okurken.
      Yazmanı isterdim sadece burdan değil, yazdığını zaten biliyorum sadece her kelimesini okumak isterdim. Söylemekten bıkmam sanırım, iyi ki varsın.

      Sil

nolur yorum yapın