7 Ocak 2020 Salı

bütün derdim kendimledir

Kendi hakkımda yazmaya geldim. Zaten başka türlü yazmıyorum artık. Kendim hakkında bile çok nadir. Eskisi gibi bilinçli yaşadığımı düşünmüyorum artık. Bilinç derken, yaşama bilinci, şuur denen şeyden bahsediyorum. Beynim bomboş sanki, anlamsız. Ne bir şiir okuyor ne bir resme bakıyorum. Ne bir blog yazısı okumaya tahammül edebiliyor ne de kitap okuyabiliyorum. Sanatsız kalmışım. Sanatsız kaldığım gibi hissiz, duygusuz, anlamsız da kalmışım. İhtiyaçlar hiyerarşisinin değer/saygı ihtiyacı ve kendini gerçekleştirme basamakları arasında tıkandım kaldım. İkisinde de bir arpa boyu yol alamıyorum. Ne saygı görecek işler yapıyorum ne de kendimi gerçekleştiriyorum. Eskiden dışardaki insanlardan bir farkım olduğunu, bir şeylerin farkında olduğumu düşünürdüm. Mesela yalnız kalmaya epey zaman ayırırdım. Gözlerimi kapar uzun uzun şarkılar dinler, defter kalem alıp uzun uzun yazardım. Bu tür şeyler değerliydi benim için. Artık tahammülüm yok. Bir yazıyı sonuna kadar okuyamıyorum. Sadece durup müzik dinleyemiyorum. Bir şeyler yapmalıymışım gibi hissediyorum. Fakat onu da yapmıyorum. Sürekli üretken olmamı tembihleyen bir tür düzenin etkileri bunlar. 2 farklı blog yazıyorum. Yani sözde yazıyorum. Öyle duruyorlar demek daha doğru. Hala bir kültür birikimi yapıp çeşitli sitelerde bunları anlatmalıyımın hesabını yapıyorum. Ne gereken kültür birikimini ne de içeriği yaratıyorum. Ben baya baya boşa yaşıyorum. En azından şimdilik. En azından bir harekete geçme gerekliliğinin farkındayım. Elimden geleni yapacağım.

2 yorum:

nolur yorum yapın