30 Temmuz 2016 Cumartesi

iyi denemeydi montaigne



 Benim korkum yazdıklarımın beğenilmemesi değil. Korkum; bu beğeniyi takıntı haline getirebilme ihtimalim. Yani ya gün gelir de, kendim için değil, okuyanların beğenisi için yazacak olursam?

  Manevi sıkıntılar diğer sıkıntılardan daha ciddi bence. Derdin ne, çocukların mı aç, hasta eşine mi bakıyorsun, ev mi geçindiriyorsun diyerek duygusal acıyı ve zorlukları küçümseyen insanlar acımasız ve duygusuz geliyorlar bana. Bu somut sıkıntılar geçer, ya da imtihandır, hayatının sonuna kadar bununla yaşarsın. Ama somuttur, çare vardır. İmkansız değildir. Dermanını insanlarda bulabilirsin,dua edebilirsin, çalışabilirsin, en azından elinden bir şeyler gelir. En azından sabredebilirsin.
 Ama insan manen çöktüğü zaman, bunu kendisi bile düzeltemez, düzeltecek gücü kendinde bulamaz. Düzeltmek isteyenlere düşman kesilir. Bu soyut sıkıntılar insanı yaşamaktan uzaklaştırır, umudunu emer ve hatta intihara sürükler. Yaşamanın en gereksiz şey olduğuna, en küçük umudun bile en derin karanlıklara dönüştüğüne inanırsın. En kötüsü bunu görürsün. Hüsrana komşu olursun.

  Şubat ve haziran ayları arasında olacak, o dönemde hüsrana komşu olmak ne demek gördüm. Yaşamaktan uzaklaştım,umudum yok oldu ve yaşamanın en karanlık, en gereksiz şey olduğuna inandım. Bunu gördüğümü sandım. Kalbimle inandığım sayesinde intihara sürüklenmedim ama ölümü her şeyden çok diledim, doğrudur. Sinir hastası gibi bir hasta olduğumu ya da delirdiğimi zannettim.
 Kafamda kurduğum kurguları, gerçeklikten ayıramayacak hale geldim. Kendi düşüncelerimde boğuldum ve her seferinde tekrar dirildim. Bazen düşündüklerimi gerçek zannedip, bazı yaşadıklarımın hayal olduğunu sandım. Hayali arkadaşlarım hiç olmadıkları kadar fazlaydılar ve en kötüsü onlarla konuşmam da gerçekteki insanlarla konuşmam gibi bir etki bırakıyordu bende. Hayalimde sevinince kendi kendime gülüyor, hayalimde sinirlendiğimde bu sinir gerçeğe yansıyor hatta bazen ağlıyordum. Cidden delirmiş gibiydim. Gerçek ve hayali ayıramayan bir deli.
  Beni bu kadar dibe kimler ve neler sürükledi konusuna bakarsak, bunlarla ilgili yazılmış sayfalarca yazı var ve burada herkesin içinde, zihnimin kuytularına gömdüğüm acıları hatırlayacak ve hatırlatacak kadar cesur bir insan değilim. Bunun cesaretle alakası var mıdır yoksa akıllıca bir hareket midir, tartışılır.
''Çoğu zaman insanları güçlerinden aslında güçleri olmadığını iddia ederek vazgeçerler.''
 Zorluklar karşısında, savaşacak gücümün olmasına rağmen; başarısızlıklarımı, umutsuzluğumu, ve benzeri can sıkıcı hallerimi ağır bir depresyon bahanesiyle açıklamak, itiraf ediyorum ki; kolay geldi. Savaşıp yaşadığım bütün manevi zorlukları atlatacak gücümün olmasını bilmeme rağmen, belki de yorulmuş olmamdan kaynaklıdır ki, her şeyden elimi ayağımı çekip kendimi bırakmak, birilerinin gelip beni kurtarmasını beklemek kolay geldi. Kurtarmaya gelen olmadı mı, oldu. Uzattıkları ele tutunmak işime gelmedi. Kabul ediyorum gücümün olmadığını iddia ederek, kolaya kaçtım.
 Kendimi kayıp mı ettim, yoksa hiç mi bulamamışım ki aylardır  yoğun, yorucu arayışlarla, benliğimi bulmaya çalışıyordum. Fark ettim ki, kendimi oturup düşünerek bulacak değilim, yaşamam ve yaşarken yaptıklarım beni kendimle tanıştıracak. Bu arayışın gereksiz olduğu farkındalığı, dünyayı daha yaşanılabilir bir yer kıldı.
 Ben böyleyim gibi sınırlandırıcı kalıplara kendimi saklamaktan vazgeçtim. Başkalarının 'sen şöyle bir insansın' gibi nitelemelerine izin versem de; kendime bu nitelemelerin arkasına sığınmak için izin vermiyorum.
 Kurtuldum, nasılını soracak olsanız, ben de kendime soruyorum ama bilmiyorum. Hem de kendim kurtuldum. Sebepler oldu tabi, bazı şeyleri fark etmemi sağlayan, yaşanmışlıklar, cümleler, sözler elbet oldu. Ama en nihayetinde kendim kurtuldum.
''Birden duracaksın soracaksın kendine, neden bu düzen böyle,neden herkes sahte? Sonra bakacaksın göreceksin çaren yok, devam edeceksin,yalandan yaşamaya.''
 Her günümü mutlu eğlenerek geçiriyorum diyemem ki asla da bunu istemem. Yaşamanın bi' anlamı kalmaz öyle. Ama üzülsem bile içimdeki huzurun ve özellikle umudun bilinciyle, üzülmenin bile tadını alarak yaşıyorum.
Sürekli bir şeyler keşfetmeye çalışmak yerine, var olanı yaşamayı deniyorum.
 Hayal kurmak güzel, belki de dünyanın en güzel eylemi. Ama yaşadığım gerçekliğin bilincine varmak, hayal kurmak kadar önemli. Biraz gerçekçi düşündüğün zaman, ve bunu anlayabildiğin zaman, hayal kırıklıkları seni üzmüyor.

 Eğer süper kahramanlarımız bir kez yenilseydi kötülere, ilk yenilmemizde bu kadar tökezler miydik?
Süper kahraman olmadığını fark etmek büyümek demek midir? Peki kötüleri yenen bir süper kahraman olduğunu hayal etmek yalnızca çocukların işi midir?


 Eski yazılarımdan bugüne doğru baktığımda, yazıların montaigne akımına kapıldığım denemelerden uzaklaşıp, çoğunluğu kendi içimde derin anlamlar taşıyan sanatsal bir bütün oluşturmaya çalışmış cümlelere yoğunlaşmışım. Bu aralar yine eskisi gibi denemeleri deniyorum. Montaigne'e sadık kalmaya çalışarak.
 Her şeyde elimden geleni yapıyorum ama takıntılarımdan uzak, kafamı rahat tutmaya çalışıyorum.  Yazılarımı beğenme konusunu başta söylerken buralara geldim. Sohbet havasında geçti benim için. Biraz da durum raporu, durum değerlendirmesi oldu. Merak edene, iyiyim. İyileştim. Hayatı ve yazmayı seviyorum. Tabi yine de tedbir olsun diye insanlardan uzak durmaya çalışıyorum. Teşekkür ederim.

13 yorum:

  1. Güzel bir yazıydı... Bence süper kahramanı, süper kahraman yapan düştüğünde bile vazgeçmeden sonuna kadar savaşması. Ve onları uzaklarda aramamak gerekir hepimizde bu güç var en azından ben öyle düşünmeyi seviyorum (:

    Okurkan aşağıda ki alıntı aklıma geldi yazayım dedim:


    -"Sana ne söyleyebilirim ki saygıdeğer kişi? Olsa olsa kendini aramaya fazla değer verdiğini mi? Aramaktan bulma fırsatını bir türlü yakalayamayacağını mı ? Bir kimse arıyorsa, gözü aradığı şeyden başkasını görmez çokluk, bir türlü bulmasını beceremez, dışarıdan hiç bir şeyi alıp kendi içine aktaramaz, çünkü aklı fikri aradığı şeydedir hep, çünkü bir amacı vardır, çünkü bu amacın büyüsüne kapılmıştır. Aramak bir amacı olmak demektir. Bulmaksa, özgür olmak, dışa açık bulunmak, hiçbir amacı olmamak. Sen, ey saygıdeğer kişi, belki gerçekten arayan birisin, çünkü amacının peşinde koştuğundan hemen gözünün önündeki bazı şeyleri pek görmüyorsun." ( Siddhartha kitabından)



    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. belki de şu arayışla ilgili söylemek istedikleirmi en iyi özetleyen alıntı olmuş, duyduğuma çok sevindim, ayrıca düşününce herkesin içinde süper kahraman gücünün var olduğu inkar edilemez bi gerçek haklısınız. Yorum için de çok teşekkür ediyorum^^

      Sil
  2. Hilal Elif'i özlemiştik dostum. Dönmene sevindim... ☺

    YanıtlaSil
  3. yazının ilk bölümü yani yarısında aynada kendime bakıyor gibi hissettim sonrası kopuk kopuk bir baktım son cümleyi okuyorum... bence takıntılarından kurtulup kafanı rahat tuttugun zaman büyü bozulacak eskisi gibi yazamayacak ve baska şekilde başka konuları dile getireceksin bu sadece benim düşüncem öyle olmaya da bilir yine güzel bir yazı başarılar ....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim, sağol ^^
      ama şu kafama taktıklarımdan kurtulursam,tabi gereksiz yere meşgul edenlerden bahsediyorum, bence daha rahat, daha kendim gibi yazabilirim diyorum. Hele ki düşünmekten yazamadığım günlere göre daha iyi yazarım kesinlikle. Zamanla görürüz ya :)

      Sil
    2. kendini en iyi sen bilirsin :) aynen zaman gösterir :)

      Sil
  4. Bu buhran ve karmaşaya sürükleyen duygularını güzel bir şekilde aktarabiliyorsun.Süper kahramanları uzakta arama.Kahramanlık tam da bu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. vay, cidden tekrar tekrar motive etti, teşekkür ediyorum ^^

      Sil
  5. Okunası blog bulamadığımdan göz atmadım bunca zaman bloglara."İyi ki okudum ." dedim yazın bitince. Yaşadığına,anlattığına benzer değil eş bir durum yaşadım,ki eski şiirlerimde bu alelade açıkta.İçinden kurtarabilecekken kendini,boşvermeyi...Kime döksen içini,paçavradan farksız bir hale düşeceğini bildiğinden,susmayı.. Beklemeyi ama en çok da,seçiyorsun.Eğer seni çekip çıkaramadıysa gerçekten elini tutmamıştır kimse,uzatsa bile.Bir akşam sen geçti diye farz ederken aslında içine içine koşturan o derin çöküntüler,sen artık kimse gelmeyecek beni kurtarmak için derken,gelir. Beklemediğin anda.
    Çok başarılıydı.Bunu samimiyetle söylüyorum. Kalemine ve yüreğine sağlık.Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle pek yorum yapan bir okuyucu olamasam da, hep okurum şiirlerini ve dediğin gibi hep kendimden bir şeyler bulurum. Neler hissettiğimi anlatamıyorum derken bunları yaşayan ve anlayan birilerinin olması çok güzel. Ayrıca çok çok teşekkür ederim ^^

      Sil

nolur yorum yapın